TDK Başkanı Akalın, “Kafkaslarda Türk Dili ve Kültürünün Etkileri” Konulu Toplantıda Önemli Açıklamalar Yaptı


Ardahan Valiliği, Ardahan Üniversitesi ve Türk Dil Kurumu’nun ortaklaşa düzenlediği “Kafkaslarda Türk Dili ve Kültürünün Etkileri” konulu toplantı, 5-6 Mart 2009 tarihleri arasında Ardahan Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü’nde gerçekleştirildi.

 

Gürcistan ve Azerbaycan’dan çeşitli bilim adamlarının da katıldığı toplantıda konuşan Türk Dil Kurumu (TDK) Başkanı Prof. Dr. Şükrü Haluk Akalın, toplantıyı düzenlemedeki amaçlarının Kafkas uluslarının dil ve kültür öğelerindeki Türk dili ve kültürünün etkilerini ortaya koymak, izlerini gözler önüne sermek olduğunu söyledi. Akalın; “Amacımız ve yöntemlerimiz tamamen bilimseldir. Asla bir başka dili bir başka kültürü küçümsemek değildir amacımız. Dillere karşı kültürlere karşı bir savaşımız yok bizim. Tek amacımız dilimizin ve kültürümüzün başka dillere başka kültürlere yaptığı katkıları bilim çevrelerinin dikkatlerine sunmaktır. Bugüne kadar genellikle başka dillerin, kültürlerin Türk diline ve kültürüne etkileri hep gündeme getirilir, hep bu etkiler üzerinde durulurdu. Nedense Türk dilinin ve kültürünün başka dillere ve kültürlere etkileri üzerinde fazla durulmazdı. Oysa Türk dilinin, kültürünün büyük etkileri vardır. Etkileşiminin karşılıklı olduğu düşüncesinden hareketle biz de etkileşimin bu boyutunu ele almak istedik” dedi.

 

Türkçenin Kafkas dillerine etkisi büyük

 

Kafkaslarda yaşayan toplulukların dillerinde Türk dilinin ve kültürünün önemli etkileri olduğunu gördüklerini vurgulayan Akalın, Türkiye’den, Azerbaycan’dan ve Gürcistan’dan çeşitli bilim adamlarının Kafkasya’daki çeşitli uluslardaki insanların dilindeki Türkçe sözcükleri ortaya koyduklarını ifade etti. Örneğin Ermeniceden Türkçeye 27 sözcük geçtiğini aktaran Akalın, bunun karşılığında Türkçeden Ermeniceye 3166 sözcük geçtiğini, Gürcistan’ın yer adlarında önemli anlamda Türkçe adların olduğunu, Ermenilerin bir dönem Kıpçakçayı kullandığını söyledi. Ardahan’da düzenledikleri toplantıda bu durumun Azeri ve Gürcü meslektaşları tarafından ortaya konulmasının ilgi çekici olduğunu kaydeden Akalın, “Bu toplantıda sunulan bildirileri en kısa süre içinde yayımlayarak kitaba dönüştüreceğiz. Böylece halkımız Türkçenin başka dillerden etkilendiği kadar, başka dilleri etkileyen bir dil olduğu gerçeğini görecek. TDK’nin bu konuda yaptığı bir proje var. Yaklaşık 12 bin Türkçe sözcüğün başka dillerde kullandığı ortaya konuldu” diye konuştu.

 

Türkçede bulunan sözcüklerin en fazla Kafkasya’da yaşayan topluluklar tarafından kullandığını anımsatan Akalın, “Gürcüler, Ermeniler, Çerkezlerin dillerinde Türkçe sözcüklere daha fazla rastlayabiliyoruz. Türkçe bu dillere, aldığından daha fazla sözcük vermiş. Bu da Türkçenin etkileme gücünü gösteriyor. Ardahan’da düzenlediğimiz toplantıda çıkan en önemli sonuç bence Türkçenin dillere katkı veren bir dil olduğunun ortaya konmasıdır” ifadelerini kullandı.

 

Gürcistan’daki milliyetçilik akımını Türkiye’ye olumsuz yansıtanlar var

 

Bölgedeki gelişmeleri de değerlendiren TDK Başkanı Akalın, Gürcistan’da gündemde tutulan milliyetçilik akımının zaman zaman Gürcistan dışına taşınarak, Türkiye’nin üniter yapısına olumsuz yansıtanlar bulunduğunu söyledi.

 

Sözlerinin devamında Akalın, “Destek aldıkları bazı ülkelerin yönlendirmesiyle Ermenilerin son aylarda özerklik talebini gündeme getirmeleri karşısında bu hareketlerin Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü tehdit boyutuna ulaşmadan Ahıska Türkleri’nin bu bölgeye dönüşlerinin ciddi olarak düşünülmesi gerekmektedir. Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü destekleyen temel politikası gereği Türkiye’nin bölgesel çözüm konusunda Gürcistan’ın hassasiyetlerini dikkate aldığını da belirtmeliyiz” dedi.

 

Osmanlı tebaası olarak Ermenilerin tarihi borçları…

 

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Türkiye-Ermenistan maçını izlemek amacıyla Erivan’a gitmesinin Türkiye ile Ermenistan arasında bir dönemin başlangıcı olduğunu savunan Akalın, “Tarihte yaşanmış olayların yorumunu tarihçilere bırakarak bilimsel verilerin ışığında değerlendirilmesini sağlamak en doğru yoldur. Arşivlerini kullanmayı aşan Türkiye’nin yanı sıra Ermenistan’ın da aynı yolu izleyerek tarihçilerin çalışmalarına imkân sağlaması sorunların çözümünde önemli bir adım oluşturacaktır. Ermenilerin Osmanlı tebaası olarak 700 yıllık zaman zarfında bu topraklarda nasıl mutlu yaşadıklarını ifade etmeleri tarihe ve Türklere karşı büyük bir borçtur. Bu gerçek göz önüne alındığında 1915 yılını daha doğru ve serinkanlı tartışma imkânı çıkabilir. Tarihin vereceği hükümden korkmaya gerek yoktur” dedi.

 

Kaynak: Zaman.com.tr, Haberler.com


                Haberin kaynağı :
GAMARCOBA.COM